Çocuk istismarı, uzun bir süredir dünyanın birçok yerinde ve birçok alanda kaydedilmiştir. Çocuklara yönelik şiddet biçimlerine dair raporlar antik medeniyetlere kadar uzanmaktadır. Tarihi kayıtlar, aynı zamanda ailesi tarafından bakımsız, zayıf ve yetersiz beslenmiş çocukların kendi başlarına bırakıldığı ve cinsel istismara uğramış çocukların olduğu olaylarla doludur. Çocuk istismarı, ciddi ve ömür boyu sürecek olan etkiler yaratması muhtemel olan küresel nitelikte önem verilen bir sorundur. Bu etkiler arasında fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığın bozulması, düşük akademik başarı, iş ve sosyal ilişkilerde zorluklar, güven sorunları ve çocukluk döneminde başlayıp yetişkinliğe kadar devam edebilen antisosyal davranışlar bulunmaktadır. Çocukların bakım ve gözetiminden sorumlu olan ailelerin, ihmali veya doğrudan istismarın farkındalığında olması ve buna göre davranmaları beklenmektedir.
Çocukluk dönemi, insanın geçmişi, şu anı ve geleceği olarak nitelendirilebilecek kritik bir evredir. Bu dönem, tarih boyunca birçok düşünür ve disiplin tarafından fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel gelişimsel, kültürel ve inançsal açıdan pek çok farklı boyutta araştırılmıştır. İnsan yaşamının başlangıcına denk gelen çocukluk, gelişim ve değişimin en belirgin şekilde gözlemlendiği bir aşama olduğundan, bu dönemi stabil bir şekilde tanımlamak oldukça zordur. Örneğin, Aristo, çocukluğu insan yaşamını potansiyel tehlikelere, hastalıklara ve kazalara maruz bırakan bir felaket dönemi olarak tanımlamıştır. Aristo'nun ifadesiyle, çocukluk dönemi sıkça tehdit ve zorlukların yaşandığı bir evre olarak ortaya çıkmaktadır. Kendi başlarına henüz yetenek kazanamamış ve genellikle bakıma ihtiyaç duyan çocuklar, bakım verenlerin ve çevrenin etkisiyle çocukluk dönemini sağlıklı bir şekilde atlatabilmek veya sorunlarla başa çıkabilmek durumundadır.
Küresel ve ulusal düzeyde, çocukluk dönemi riskleriyle başa çıkmak amacıyla sunulan kamusal bir koruma mekanizması oluşturulması önem verilmesi gereken bir konudur. Bu riskler arasında öne çıkanlar, çocuğun suistimali, ihmal edilmesi ve istismarıdır. Çocuğa yönelik; psikososyal, duygusal, cinsel, ekonomik, ticari vb. amaçlarla bilinçli veya bilinçsizce gerçekleştirilen tüm olumsuz muamele biçimleri, bu çerçevede sınıflandırılabilir.
Çocuk ihmal ve istismarı, günümüze özgü yeni bir sorun alanı değil; tarih boyunca çocuklar, her ülke, coğrafya ve kültürde çeşitli şekillerde ihmal ve istismara maruz kalmıştır. Son on yılda gerçekleştirilen araştırmalar, çocuk ihmal ve istismarını daha derinlemesine incelemek için bir temel oluştururken, günümüzde bu konuda pek çok disiplin tarafından sürdürülen araştırmalar ortaya çıkmıştır. Literatürde, çeşitli tanımlar, ihmal ve istismara dair çeşitli yönleri açıklığa kavuşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'nün ihmal ve istismar tanımı, uluslararası ve bütüncül bir tanım olmasından dolayı önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü; çocuğun sağlığına, sosyal yaşamına, fiziksel, duygusal ve psikososyal gelişimine ve kişisel saygınlığına zarar verebilecek her tür fiziksel ve duygusal kötü muameleyi çocuk ihmal ve istismarı olarak değerlendirmiştir. Bu tür ifadeler literatürde sıkça yer almaktadır. Acehan ve ekibine göre ise, ebeveynler, aile üyeleri veya çocukla etkileşimde bulunan kişiler tarafından gerçekleştirilen, toplumsal ve yasal normlarla uyuşmayan ve çocuk gelişimi üzerinde fiziksel, duygusal, sosyal açılardan engel oluşturan tüm eylem veya davranışları çocuk ihmal ve istismarı olarak tanımlamaktadır.
İhmal ve istismar arasındaki temel fark, çeşitli değişkenlere dayanan ayrımların yanı sıra, istismarın fail tarafından aktif bir şekilde gerçekleştirilmesine dayanırken, ihmalin pasif ve eylemsiz bir durumu ifade etmesidir. Bu ayrım, çocuk istismarını anlamak için bir başlangıç noktasıdır. Çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen, tıbbi ve hukuki sonuçları doğurabilen, aktif bir şekilde gerçekleştirilen her türlü eylem çocuk istismarı olarak tanımlanmaktadır. Başka bir deyişle, 18 yaşın altındaki bir çocuğun kendisine bakım sağlamakla sorumlu olan bireyler, kurumlar veya diğer kişiler ve kurumlar tarafından bilinçli bir şekilde gerçekleştirilen, kaza olmayan ve önlenebilir davranışlar sonucunda çocuğun fiziksel, duygusal veya cinsel zarar görmesi durumu çocuk istismarı olarak nitelendirilebilir. İstismar eylemi, fiziksel istismar, duygusal istismar ve cinsel istismar gibi farklı boyutları içermektedir.
Ceza hukukunda mağdur, eylem veya ihmal sonucu kişisel veya toplu olarak zarar gören, fiziksel veya ruhsal açıdan acı çeken, maddi kayba uğrayan, temel hakları ciddi bir şekilde zedelenen ve bu nedenle zarar gören kişi olarak tanımlanmaktadır. İstismar mağduru çocuk ise herhangi bir suçun etkilediği, suça tanıklık eden, fiziksel, cinsel, ruhsal ve duygusal sağlığına zarar veren davranışlara maruz kalan 18 yaş altındaki bireyler olarak ifade edilmektedir. Ayrıca mağdurun çocuk olması kanunda genellikle cezayı artırıcı bir unsur olan nitelikli hal durumu şeklinde düzenlenmiştir.
Gerçekten de, özellikle cinsel istismar veya şiddet suçlarına sürüklenen veya bu suçlara maruz kalan çocuk sayısındaki artış ve bu suçların toplum üzerindeki etkileri, hukuki ilginin sadece sanık değil, aynı zamanda mağdur üzerinde de yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Bu ilgi kaymasıyla birlikte, suça maruz kalmış çocukların hakları, adli süreç içinde karşılaştıkları zorluklar ve gelecekte yaşayabilecekleri sorunların çözümüne dair ihtiyaç, sosyal hizmetin önemini daha da artırmıştır. Çünkü istismarın yarattığı etkiler, zaten zor durumda olan ve incinmiş olan mağdur çocuklarda duygusal, bilişsel ve gelişimsel birçok kaybın ortaya çıkmasına sebep olabilir, bu da mağdur çocukların yaşadıkları kayıplar nedeniyle sosyal hizmetin müdahalesini gerektiren durumlar ortaya çıkarabilir.
Bu bağlamda, sosyal hizmetin izlediği adımlar ve müdahaleler arasında, mağdur çocuklarla gerçekleştirilen görüşmelerin çok önemli bir yeri vardır. Sosyal hizmet uygulamalarında önemli bir rol oynayan bu mesleki görüşmeler, belirli bir hedefe yönelik olarak yüz yüze gelen iki ya da daha fazla kişinin sözlü veya sözlü olmayan iletişim yolları üzerinden kurdukları etkileşimi içerir. Bu bağlamda, çocuğun problemi tanımlanarak ve yaşanan olayın ardından izlenecek yol haritası belirlenerek görüşme sürecinde toplanan bilgilerle şekillenir. Gerçekleştirilen görüşmeler aynı zamanda yaşanan suç olayının sorumlularının belirlenmesine ve gerekli işlemlerin yapılmasına yardımcı olur.
Herhangi bir konu veya sorun bağlamında (özellikle istismar mağduru çocukları içeren) ihtiyaç sahibi birey ve gruplarla yapılan sosyal hizmet görüşmelerinin yedi temel aşaması bulunmaktadır. Bu adımlar sırasıyla Tanışma, Bağlantı Kurma, Ön Değerlendirme, Planlama, Uygulama, Son Değerlendirme ve İzleme aşamalarını içerir. Bahsedilen evrelerin en kritik yönlerinden biri, görüşmeleri yöneten uzmanların özellikleri ve deneyimleridir. Başka bir deyişle, görüşmeleri yürüten uzmanların, mesleki bilgi, beceri ve donanımlara sahip olmaları son derece önemlidir.
Diğer taraftan, çocuklarla suç ve mağduriyet bağlamında düzenlenen sosyal hizmet görüşmelerinin adli bir yönü de olabilmektedir. Mağdur çocuklarla gerçekleştirilen sosyal hizmet görüşmelerine adli bir boyut kazandıran faktör, bu görüşmelerin savcılık tarafından talep edilmesidir. İstismar mağduru çocuklarla yürütülen adli sosyal hizmet görüşmelerinin temel amaçları şunlardır: İstismarın gerçekleşip gerçekleşmediğini ortaya çıkararak olayla ilgili bilgileri toplamak, istismarın detaylarını kaydetmek, mağduru korumak, ikincil mağduriyeti önleyici tedbirleri almak ve adaleti sağlamak.
Kaynakça:
Runyan, D., May-Chahal, C., Hassan, F., & Ramiro, L. (2002). Child Maltreatment. ResearchGate. Retrieved from ResearchGate website: https://www.academia.edu/19289153/Child_abuse_and_neglect_by_parents_and_other_caregivers
Ghetti, S., Alexander, K. W., & Goodman, G. S. (2002). Legal involvement in child sexual abuse cases. International Journal of Law and Psychiatry, 25(3), 235–251. https://doi.org/10.1016/s0160-2527(02)00104-8
Crawford, J., & Gilbert, M. (n.d.). Child Sexual Abuse Forensic Investigation. Retrieved from https://www.academia.edu/4264479/Child_Sexual_Abuse_Forensic_Investigation
Makalesi, A., Tarihi, B., Büber, Ö., Hüseyin, H., & Taylan. (2023). Makale Türü Mart 2023 Cilt Sayı ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARINDA EBEVEYNLERİN FARKINDALIK DÜZEYLERİ AWARENESS LEVELS OF PARENTS ABOUT CHILD ABUSE AND NEGLECT. Sosyal Sağlık Dergisi, 2023(1).
Comments