top of page

Longlegs: Sosyapati ve Suçlu Zihin

-Spoiler içermez-

 

Osgood Perkins’in yazıp yönettiği Longlegs, bu senenin en fazla konuşulan korku/gerilim filmlerinin başında geliyor. Türkiye’de 6 Eylül’de vizyona girmiş olan film, seri katil gerilimini farklı korku ögeleriyle karıştırarak sürpriz bir gişe açılışı yaptı ve böylece yabancı eleştirmenlerden “abartılmış” ve “dedikleri kadar varmış” yorumları alarak, izleyicileri ikiye böldü. Başrollerinde modern korku filmlerindeki başarılı performansıyla tanınan Maika Monroe ile Nicolas Cage efsanesine yer veren Longlegs, direkt olarak gerçek bir seri katil davasından esinlenilmemiş tamamen kurgusal bir karakter, bu durum da, onu daha korkutucu hale getiriyor.

 

Filmde Maika Monroe, Lee Harker isminde genç bir FBI dedektifine hayat veriyor. Nicolas Cage ise oldukça tehlikeli  ve şeytani bir seri katil olarak karşımıza çıkıyor. Seri katilin ekran süresi filmin ilk bölümünde oldukça sınırlı olduğundan, bu süre zarfında dedektif Harker’ın nasıl biri olduğuna ve nasıl bir hayat yaşadığına dair fikir edinme şansımız oluyor. Bu seri katili yakalamak ve motivasyonunu çözmek için gecesini gündüzüne katan, sosyal aksiyeteden muzdarip aşırı detaycı dedektif Harker, eninde sonunda seri katilimizle kesişiyor ve sonrasında olanlar oluyor…

 

Longlegs, gerçek hayattaki herhangi bir seri katilden doğrudan esinlenmese de, filmde bu arketipin sıklıkla görülen bazı özellikleri, nitelikleri ve motivasyonları kullanılmış. Örneğin, şeytani inançlar yönünden bakıldığında, Longlegs'in şeytani ideolojisine doğrudan paralel görülebilecek bazı gerçek katiller var. Chicago Ripper Crew ve Richard Ramirez gibi katiller, zamanında eylemlerine ilham verdiğini söyledikleri şeytani eğilimleri olduğunu iddia etmişlerdi. Buna bir örnek olarak Ted Bundy’i de gösterebiliriz. Bir sospopat olduğu düşünülen Bundy, 1970’lerde vahşice işlediği cinayetlere rağmen, eğitimli, etkileyici, kibar ve karizmatik bir adam oluşuyla kurbanların ve toplumun güvenini kazanmaya çalışmıştı.

 

Kısaca, Longlegs, sosyopatik özellikler gösteren bir karakterin toplumdan kopuk yaşamını ele alıyor. Filmdeki ana karakter, büyük ölçüde toplumun geri kalanından kopmuş ve kendi arzularına göre hareket eden biri; duygusal bağ kurma ihtiyacı duymuyor ve toplumsal normları hiçe sayıyor. Bu durum aslında, karakterin sosyopat özellikler sergilediğinin bir göstergesi.


Sosyopati, aynı zamanda Antisosyal Kişilik Bozukluğu (ASKB) olarak da adlandırılır. Bu bozukluğa sahip bireyler, başkalarının duygularını anlamakta zorlanırlar. Çoğu zaman, verdikleri zarar karşısında suçluluk hissetmeden toplumsal kuralları çiğnerler ve dürtüsel kararlar alırlar. Sosyopatlar, çevresindeki insanları ya da yabancıları manipüle etmek amacıyla "zihin oyunları" oynayabilirler. Ayrıca, karizmatik ve çekici bir izlenim bırakabilirler. Sosyal etkileşimlere en az ilgi gösteren kişiler genellikle sosyopat olarak tanımlanır. Erken yaşlarda yaşanan travmatik olaylar ve beklenmedik kötü deneyimler, sosyopati ya da antisosyal bozukluğa yol açabilir.

 

Sosyopatların Belirgin Özellikleri:

  • Yasalara uymamak ve toplum kurallarını hiçe saymak

  • Kendi çıkarları için sahte kimlikler veya lakaplar kullanarak insanları kandırmak

  • Gelecek için uzun vadeli planlar yapamamak, eylemlerinin sonuçlarını değerlendirememek

  • Saldırgan veya agresif davranışlar sergilemek

  • Kendi güvenliğini veya başkalarının güvenliğini önemsememek

  • Kişisel ve mesleki sorumluluklarını yerine getirmemek

  • Suçluluk ya da pişmanlık hissetmemek, zarar verdiklerinde bundan etkilenmemek

  • Çoğu zaman kibirli ve üstünlük taslayan bir tutum sergilemek



Suçlu Zihin ise, suç davranışında bulunan bireyleri suç davranışında bulunmayanlardan ayıran nörolojik ve psikolojik özellikleri ifade eder. Merriam-Webster, kısaca bunu “suç işleyen birinin zihni” olarak tanımlar. Harvard Üniversitesinde, suçluların dürtü kontrolünden sorumlu beyin bölgelerinde dengesizlik olup olmadığını incelemek için fMRI gibi nörogörüntüleme tekniklerini kullanarak suçlu beyinlerle çalıma yürüten araştırmacılar, sinirbilim, suç davranışıyla bağlantılı beyin anormallikleri olabileceğini öne sürse de, henüz ayrıntılardan emin değiller. Bu araştırmaya göre, öz-kontrol ve empatiyi yöneten prefrontal kortekstekteki sorunlar, engellenemeyen veya saldırgan davranışlara yol açabiliyor. Psikopati ve bireylerin pişmanlık duymadığı veya doğru ile yanlışa saygı duymadığı diğer bozukluklar ise, suçlular arasında oldukça yaygın.


 

 

Kaynakça:

Harvard Mahoney Neuroscience Institute. (2011). The Criminal Mind. On The Brain, 17(3), 1-7. Harvard Medical School. https://hms.harvard.edu/sites/default/files/publications%20archive/OnTheBrain/OnTheBrainFall11.pdf

2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

댓글


bottom of page