ADLİ PSİKOLOJİ NEDİR?
Adli psikoloji alanı yıllardır cezai yargılamalarda büyük bir rol oynamaktadır ve ceza hukuku sahasındaki bu etkisi gittikçe daha önemli bir hale gelmektedir. Adli psikoloji, hem psikoloji hem de ceza hukuku sisteminin eşsiz ve önemli bir karışımıdır. Psikolojinin bu alanı insan davranışlarının hukuki ve cezai sistem ile ilişkisini bütün yönlerinden incelemektedir. Adli psikoloji, hukuk ve psikolojinin bütünleşmesi üzerinde yapılan bir çalışmadır. Psikoloji insan davranışlarını incelerken, hukuk kişilerin sosyal durumlarda kendini nasıl yönettiği ile ilgilenir, Adli psikoloji ise bu iki köklü alanın bir karışımıdır. Psikologlar genellikle insan davranışları üzerinde sonuç çıkarmak için bilimsel metodları kullanırken, avukatlar ise neden-sonuç ve soruşturma metodlarını çıkarım yapmak için kullanır bu sayede hukuki uyuşmazlıkları anlamaya ve çözüme ulaştırmaya çalışırlar. Her iki dal da olayları değerlendirmek ve çözmek için farklı yöntemler kullanmaktadır. Blackburn (1996) tanımına göre adli psikoloji, “Hukuki bir kararı kolaylaştırmak amacıyla mevcut olaya psikolojik bilgi temin etmektedir.” Aynı şekilde İngiliz Psikoloji Topluluğu (BPS) tanımına göre “Adli psikoloji, mahkemelerdeki hukuki sürece ve olaylara psikolojik bakış açısı sağlaması açısından yasal süreçle sıkı sıkıya bağlanmıştır. Bu terim aynı zamanda araştırmacı psikoloji ve kriminolojik psikolojiyi ifade etmek için de kullanılır: Cezai soruşturmaya psikolojik teoriyi entegre etmek, psikolojik problemlerin suçlunun davranışı ile arasındaki ilişkiyi anlamak ve suç işlemiş kişilerin tedavisi.” Adli psikoloji bu alanları incelemek ve çözüme ulaştırmayı amaçlamaktadır.
Görev Alanları: Adli psikologlar ve adli psikiyatristlerin görev alanlarından bahsetmek gerekirse; Kişilerin yargılama için şart olan cezai ehliyetlerini değerlendirmesi, sanığın zihin ve duygu durumunu incelemesi, çocukların göz altında olduğu davalarda danışman olarak görev yapması, tedavi ve gerekli cezai hüküm konusunda danışmanlık yapması, ve davalarda belli konularda tavsiye vermesi gerekmektedir.
Adli psikologlar yargı süreci için mahkemeye bilirkişi olarak çağrılabilirler. Bilirkişi olarak, adli psikologların hukuku iyi bilmeleri gerekmektedir ki bu sayede konuya ilişkin yalnızca psikoloji aleminden bilgiler değil de hukuk sistemiyle de bağlantılı gerekli harmanlanmış bilgileri verebilirler. Ayrıca ceza hukuku sisteminde psikolojik tedavi sağlanması açısından çok önemli bir rol oynamaktadırlar, özellikle çocukların yeniden toplum yaşamına uyumunun sağlanmasında etkili olmaktadırlar.
Adli Psikoloji ve Cezai Sorumluluk İlişkisi: Ayrıca bu konumuzda değinilmesi gereken en önemli hususlardan biri de kişilerin cezai ehliyetidir. Cezai ehliyetten anlamamız gereken şey, bir fiili işleyen kişinin cezai bir yaptırıma tabi tutulabilmesi için o kişide bulunması gereken özelliklerdir. Kişinin ehliyeti ikiye ayrılmaktadır bunlar hak ve fiil ehliyetleridir. Her insan tam ve sağ doğumla beraber hak ehliyetini kazanır. Kişiye ceza ehliyetinden yoksunluğu nedeniyle ceza verilememesinin en temel sebebi ise fiil ehliyetidir. Fiil ehliyeti kişinin yaşı ve kendini kontrol etme becerisiyle ölçülür. Yani kişi irade ve algılama becerilerine sahip değilse veya yaşı küçükse cezai ehliyeti bulunmamaktadır ve cezai yaptırımlara tabi tutulamamaktadır. Tabi bu yaş aralıkları Türk Ceza Kanununda farklı şekillerde düzenlenmiştir, 0-12 yaş aralığında olan çocukların cezai sorumluluğu yoktur ancak gerektiği takdirde güvenlik tedbirleri uygulanabilecektir. 12-15 yaş aralığında olan çocuklar açısından ise, çocuğun işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı incelenir eğer algılayabiliyorsa çocuğun cezai sorumluluğu gündeme gelebilecektir aksi takdirde çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. 15-18 yaş aralığı için ise kişinin irade ve algılama becerilerine sahip olduğu varsayılır ve cezai sorumluluğu kabul edilir ancak erişkin yaşta olmadığı için yine de cezai indirim uygulanacaktır. 18 yaşından büyük erişkin kişiler için ise tam cezai ehliyet kabul edilir ve erişkin olmayan yaştakilere özgü cezai indirimler uygulanmaz ancak kişinin algılama ve irade yeteneklerini engelleyen bir akıl hastalığı gibi bir durumu veya algılama ve irade yeteneğini geçici olarak kaybetmesi söz konusu olduğunda da yine cezai ehliyeti bulunmadığı kabul edilir ve cezai yaptırım uygulanmaz. Cezai ehliyet konusundaki güvenlik tedbirleri ve kişinin algılama ve irade becerilerindeki yoksunluk konuları adli psikoloji ve hukukun çok yakın temas içerisinde olduğu hususlardır. Adli psikolojinin tarihsel süreçte ortaya çıkışına baktığımız zaman, orta çağ zamanlarından beri hukukun ve ruhsal durumun iç içe geçmiş olduğunu görmekteyiz. Eski dönemlerde uzunca bir süre Platon’un “Devlet içerisinde yasaların psikolojik temelleri” tartışılmıştır. Orta çağ zamanlarından beri cezai uygulamalarda cezai ehliyet ve delilik tartışmasına rastlanmaktadır. Bilişsel yetilerin sağlıklı işlemesi, delilik ve ceza sorumluluğu, hukuk ve adli psikolojiyi temas içerisinde tutmuş konulardır.
Adli Psikolojinin Gelişimi ve Günümüzdeki Durumu: Kişilerin ruhsal durumları açısından psikologlar bilirkişi olarak mahkemelerde zamanla görev almaya başlamıştır ve irade ve algılama yeteneklerini engelleyen durumlar ile cezai ehliyet arasındaki ilişkinin de gündeme gelmesi ile psikologların mahkemelerdeki yeri giderek kabul kazanmıştır. 1950’lerden bugüne kadar olan döneme baktığımız zaman ABD, İngiltere ve Avrupa ülkeleri hukukunda psikolojinin yeri tanımlanmış ve kabul edilmiş olup, adli tıp ve adli bilimlerin arasında yargıya hizmet veren, etik kuralları ve eğitimi belirlenmiş bir alan olarak yer almaya başlamıştır. Günümüzde psikoloji-hukuk ortak alanına yönelik üç türde uzmanlık eğitimi verilmektedir: Klinik-adli, deneysel (araştırma alanlarına ilişkin bilirkişilik hizmeti veren psikologlar) ve son olarak da legal (sosyal bilimler ve hukuk alanlarında eğitim almış olan psiko-legal konulara yönelik olarak çalışan psikologlar). Türkiye’de adli psikoloji eğitimi açısından lisans düzeyinde psikoloji ve hukuk ortak alanını tanıtan ve buna ilişkin dersler bazı üniversitelerde mevcuttur ve gün geçtikçe de artmaktadır.
Adli Psikoloji ve Hukuk İlişkisi: Hukuk ve psikoloji arasındaki farkları kısaca özetlemek gerekirse, psikoloji deneysel, yaratıcı, betimleyici, görgül bilgiye dayanan ve kuram kaynaklıdır. Hukuk ise düzenleyici, tutucu, olgu-spesifik ve reaktiftir. Psikolojinin ölçümleri, olasılık kuramına dayanırken, hukuk netliğe ve kesinliğe önem verir. Bu farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda psikoloji ve hukukun birbirini anlaması ve bu iki alanın kesişimde çalışacak kişilerin eğitimi oldukça karmaşık olabilmektedir. Bu açıdan adli psikoloji, Avrupa ve ABD’de net olarak tanımlanmış ve bir zemine oturmuştur ancak Türkiye’de zeminini daha yeni yeni oturtmakta olan bir uzmanlık alanıdır. İfade edildiği üzere bu iki alanda farklı kültürel yapıları barındırmaktadır, adli psikoloji eğitiminin hedefi iki farklı mesleğin paradigmaları ve kültürleri arasında geçişkenlik sağlayarak temel bilgi ve becerilerin aktarılmasıdır. Günümüzde adli psikolojinin de etkisiyle hukuk alanında, suçlu olan failin cezalandırılması ile adaletin tesis edildiği adalet anlayışından, suçun, suçlunun, mağdurun ve olaydaki koşulların da değerlendirildiği onarıcı adalete doğru bir değişim göze çarpmaktadır. Kişilerin topluma geri kazandırılması amaçlanmaktadır. Adli alanda çalışanların, hukukçuların, psikoloji bilgi ve yönteminden faydalanmaları gün geçtikçe daha da artmakta ve belirginlik kazanmaktadır ve bu da kaçınılmaz bir şekilde adli psikoloji alanını daha sağlam bir zemine oturtmaktadır. Adli psikolojiyle birlikte artık suçu önleme, suçun cezalandırılması kadar önem kazanmıştır.
Türkiye’de de ceza uygulamalarında hürriyeti kısıtlayıcı tedbirler, uzlaşma, denetimli serbestlik, kamu hizmeti gibi adaletin onarıcı işlevleri daha da görünürlük kazanmaktadır. Psikoloji, ceza hukuku sistemine ciddi alternatifler sunmakta ve kökten bir değişimi kaçınılmaz bir şekilde tetiklemektedir. Türkiye’de yargı reformları ve ceza kanunlarında günümüzde artık bu izlere rastlamaktayız ayrıca T.C. Adalet Bakanlığı gün geçtikçe bünyesinde daha fazla psikoloğa ihtiyaç duymakta ve bünyesindeki psikologlar gittikçe artmaktadır. Türkiye’de adli alanda çalışan psikologların görev yaptıkları yerler Aile Mahkemeleri, Çocuk Mahkemeleri, Adli Tıp Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ceza ve Tutukevleri, Denetimli Serbestlik Büroları, Çocuk Şubeleri, Jandarma ve Çocuk Şube Amirlikleri’dir. Buralarda çalışan psikologlar çeşitli suç analizleri yapar ve adli bilimler alanına bilgi üretirler, suçun işlenmeden önce önlenmesi için çalışmalar yaparlar, adli olaydaki tarafların zihinsel veya akıl sağlığının yargıya etkisi olan durumlarını inceler ve tespit ederler. Adli psikoloğun rolü, psikolojik belirtiler ve adli olay arasındaki ilişkiyi ölçmek ve değerlendirmektir. Adli psikologlar aynı zamanda bir ifadede yer alan durumun gerçekleşme olasılığını deneysel yaklaşımla test edebilirler ve ulaştığı deneysel bulguyu, söz konusu kanıt ya da ifadeyi destekleyen veya desteklemeyen yönde yorumlayabilir. Ayrıca tanık, zanlı ve mağdurun değerlendirilmesinde ya da kanıtların güvenilirliğinin incelenmesinde psikologlar tanık bilirkişi olarak mahkemede görev alabilirler.
Adli Psikolojinin Türkiye’de Durumu: Türkiye’de psikologlar 1970’lerden beri adli alanda çeşitli roller ve görevler almaktadırlar. Ayrıca Türkiye’de yargılamada, Hukuk Usulü Kanunu md. 275’e göre uzmanlık gerektiren alanlarda hakim bilirkişi görüşüne başvurur. Öte yandan Türk Ceza Kanununa göre akıl sağlığı, yaş küçüklüğü ve madde bağımlılığı konularında bilirkişi görüşü alınması zorunlu tutulmuştur. Bilirkişi uzmanlığı olan alan, olay dahilinde görüş bildirir, ancak takdir yetkisi en nihayetinde yine hakimdedir. Adli psikologlar cezai ehliyet, hukuki ehliyet, vesayet, bağımlılık ve ahlaki redaet gibi konularda resmi bilirkişi olarak değerlendirme yapılmasında yardımcı olmaktadırlar. Adli psikoloji, psikolojinin oldukça genç bir branşı olmasından dolayı henüz Türkiye’de eğitimi pek yaygın değildir. Ancak Türkiye’de adalet sisteminde gün geçtikçe daha fazla psikoloğa ihtiyaç duyulmakta ve bu alan da gün geçtikçe belirginliğini artırmaktadır.
Kaynakça: Türk Ceza Kanunu (TCK), Resmi Gazete 25611 (12 Ekim 2004), Kanun No. 5237, md. 31, 32, 33, 34. Dunkman, R. (2015). Forensic Psychology. Indiana Wesleyan University. https://www.academia.edu/11793857/Forensic_Psychology Bakhadyo, L. (2019). Forensic psychology: Gray area to be enlightened in Criminal Justice System of Nepal. National Journal of Criminal Law, 2(1), 40–50. https://www.academia.edu/38954660/Forensic_psychology_Gray_area_to_be_enlighte ned_in_Criminal_Justice_System_of_Nepal American Psychological Association. (2013). Specialty guidelines for forensic psychology. https://www.apa.org/pubs/journals/features/forensic-psychology.pdf