DİSSOSİYATİF FÜG

Shona Halkı Baz Alınarak Teşhis, Tanıtım ve Tedavi Dissosiyatif füg, günümüzde dünyanın bütün toplumlarında yer almaktadır. Ancak dissosiyatif füg genel nüfusa oranla yaygınlığı çok düşük olan bir kişilik bozukluğudur. Dünyanın farklı toplumları dissosiyatif füg’ü çeşitli toplum farklarına dayalı olaraktan bu durumu çeşitli şekillerde tanımlayabilmektedir. Bu çalışmanın amacı dissosiyatif füg’ün teşhis, tanıtım ve tedavisini, Zimbabwe’nin geleneksel Shona halkı ve batı görüşü açısından incelemek. Geleneksel Shona halkının kullandığı davranış ve tedavi yöntemlerini analiz etmek için etno psikolojik bir yaklaşım kullanılmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre Shona’nın tanı ve tedavi yöntemlerinin batılı prosedür ve yöntemlerden farklı olduğu görülmüştür. Shona’nın metoduna göre dissosiyatif füg ile ilgili davranışların, dissosiyatif füg ve füg ile ilgili diğer kişilik bozuklukları rahatsızlıklarının tedavisi konusunda yararlı olduğu ortaya çıktı.

Dissosiyatif füg tanımlanma şekline göre, aniden ve beklenmedik bir şekilde evden, belli bir coğrafi konumdan, kişisel kimlikten uzaklaşmak olarak açıklanabilir. Dissosiyatif füg’e sahip insanlar bazı zamanlar şizofreni, alkol, madde bağımlılığı veya suça eğilimli olan insanlar ile bağdaştırılabilir. Yine de Shona geleneksel kültüründe, dissosiyatif füg semptomlarına sahip bireylerin davranışları toplumun da yardımı ile tedavi edilebilir, toplum bu süreçte önemli rol oynamaktadır. Topluma dayalı tedavi yöntemleri Shona toplumunda sık uygulanan bir metoddur. Çeşitli psikolojik ve sosyolojik fonksiyon bozuklukları Shona toplumunda bu şekilde tedavi edilerek topluma kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmanın amacı bazı geleneksel tedavi yöntemlerinin, batılı yöntemler tarafından efektif olarak görülmediğine ve onaylanmadığına dikkat çekmektir.

Dissosiyatif füg, nadir bir zihinsel rahatsızlık olarak görülmekte. Profesyonel bir terapistin, hayatı boyunca kariyerinde bir veya iki seferden fazla görmesi oldukça düşük ihtimaldir. Dissosiyatif füg’ün şu şekillerde teşhis edilebilir; evden kaçma, kişinin alışılagelmiş günlük aktivitelerini yaptığı yerden kaçma, mekanı terketmek veya amaçsız bir biçimde ve bulanık bir bilinçle başıboş şekilde dolaşmak. Birey şahsi kimliği hakkında kafa karışıklığı yaşayabilir hatta kişi başka bir kişinin kimliğini kendinin sanabilir ve kendi kimliğini, ismini veya diğer şahsi detaylarını unutabilir.

Füg durumundaki gezinti genellikle kısa süreleri aşar. Bu durum saatler veya günler sürebilir. Füg sahibi insanlar genellikle toplumda dikkat çekmeyen bir şekilde uzun bir zaman dilimi boyunca amaçsızca dolaşırlar. Hatta bazı dissosiyatif füg sahibi bireylerin sayısız sınır bölgesini geçip evden binlerce kilometre uzaklaşması bile olasıdır. Füg sırasında bireyler psikopatolojisiz bir şekilde görülebilir ve genellikle göze batmazlar. Eninde sonunda Füg sahibi bireyler klinik bir kuruma götürülür, fakat genellikle son olayların bellek kaybı yüzünden veya kişinin kimliğinin farkındalığında olmamasından dolayı birey olayları hatırlayamaz. Birey füg öncesi haline geri döndüğünde füg etkisi sırasında yaşadıkları konusunda bir belleği olmayacaktır. Çoğu füg vakasında bireyler yeni bir kimlik sahiplenme durumuna girmezler. Bireyin kendisinden başka bir kimlikte olduğunu sanması durumunda, birey daha sürücül bir şekilde yani topluluğa karşı daha sosyal ve çekinme duygusu olmayan bir şekilde davranışlar sergiler. Birey başka bir isim sahiplenebilir, başka bir konutun kendinin olduğunu sanabilir, veya kendisinin ilgi alanı olmayan ve toplumla entegre olmuş sosyal aktivitelere bağlanabilir, bu şekilde de toplum yeni gelen bireyin mental hastalığı olduğundan şüphelenmez çünkü birey sanki bu aktiviteyi hep yapıyormuş sandığından bu aktivitede sürekli bulunuyormuş gibi davranışlar sergiler. Dissosiyatif füg, travmatik yaşam hadiseleriyle bağlantılıdır. Travmatik olaylar yoğun ve kişinin savunma mekanizmasını aşan travmatik streslere yol açabilir. Travma unutkanlık etkilerine veya bilgi belleğiyle bağlantılı olan problemlere yol açabilir.

Dissosiyatif füg; bipolar rahatsızlık, depresyon, şizofreni gibi diğer bazı psikolojik tanılar ile bağlantılı olabilir. Aile geçmişinin değerlendirilmesi, sosyal tarih, mental durum ve nörolojik işleyiş, Dissosiyatif füg’ün diğer değerlendirilme metodları olarak kullanılabilir. MMPI, TAT ve Roscharch gibi kişilik testleri hastalığın teşhisinin konulmasında işe yarayabilir. Bireyin bir aile üyesinden yardım almak teşhis koyma açısından yardımcı olabilir. Bu yardım aile üyesinin, bireyin davranışlarının işleyişi hakkında bilgi vermesi şeklinde olabilir.

Batı’nın, kişilik bozukluklarına bireyci bakış açısının tam tersi olarak Shona halkı davranışsal patolojiyi ve kişilik bozukluklarını, işlevsiz ve zayıf akraba sistemine dayandırmakta. Amobarbital sodyum günümüzde Dissosiyatif füg tedavisi için bireylerde sık kullanılan bir ilaç veya hipnoterapi de bireyin kaybolan veya bulanık hafızasını geri getirmek için kullanılan yöntemlerden biridir. Bazı terapistler ise ilaç kullanmak yerine bireylerin ailelerine tedavi için bireye “eve hoş geldin partisi” gibi bulanık belleği yerine geri getirecek tavsiyeler vermekte.

Bu kişilik bozukluğunun tedavisi konusunda batı metodları ve Shona halkı geleneksel metodları arasında farklılıklardan çok benzerlikler bulunmaktadır, ancak bu afrika ritüelleri ve seremonilerin, kişilik bozuklukları üzerindeki tedavi verimliliğinin konusunu değerlendirmeye çalışan araştırmalar hala yetersizdir. Afrika tedavi perspektifine göre dissosiyatif füg ile ilgili davranışlar tedavi için incelenip bu konular hakkında fayda sağlanmalıdır ve bu şekilde hem füg hem de diğer kişilik bozukluklarının tedavisi konusunda gerekli bilgiler yavaş yavaş edinilmiş olacaktır ve Shona toplumunda bulunan akıl sağlığı uzmanları pratik yapmış olacaklardır. Kısaca bu bakış açısına göre dissosiyatif füg ve diğer kişilik bozukluklarına çare bulmak için bu bozukluğu önce tanımak gereklidir.


Kaynakça: Gwandure, C. (2008). Dissociative Fugue: Diagnosis, Presentation and Treatment Among the Traditional Shona People. The Open Anthropology Journal. 1, 1-10.

Diğer Yazılarımız