Beden (Vücut) Dismorfik Bozukluğu (BDB), kişinin başkaları tarafından gözlenebilir olmayan veya başkaları tarafından önemsenmeyecek bir ya da birden çok kusur ile uğraşıp durmasıdır. Kişi dış görünüşü ile ilgili kaygılarından dolayı yinelemeli davranışlarda bulunur ve bu uğraşlar işlevsellikte bozulmalara yol açar. BDB'li bireyler, içgörü eksikliği nedeniyle, nadiren tatmin olsalar da, estetik-kozmetik uygulamaların güvensizliklerine çözüm olabileceğine inanırlar. Estetik prosedürler, hastalar hiçbir zaman tam tatmin olamadığı için bir bağımlılığa dönüşebilir (Gorbis&Kim, 2017).
BDB'nin bir özelliği, madde kullanımı, kumar vb. dürtü kontrol sorunları ve diğer zevk arayan ve kontrol edilemeyen davranışlarda görülen dürtüselliktir. Takıntının daha da kötüye gitmesi veya bir vücut kısmından diğerine geçmesi olasılığı yüksektir. Odak noktasını vücudun bir kısmından diğerine taşımak hastalığın özelliğidir. Odak noktası sürekli değişir çünkü kişinin dikkatini çevirdiği her yerde çarpıklıklar ve kusurlar görmesine sebep olan içsel benlik imajıdır.
BDB'nin nedenleri bilinmemektedir, ancak birçok uzman tarafından gelişiminde çevresel ve genetik/fizyolojik faktörlerin rol oynadığı belirtilmektedir. Örneğin, bir araştırmada, BDB’ye sahip bireylerin görünüşleri ve yeterlilikleri hakkında başkaları tarafından alay etme deneyimlerinin daha fazla olduğu görülmüştür.
Güzellik ve çekicilik, simetri ve cilt dokusu gibi sabit faktörlerden etkileniyor gibi görünse de, son araştırmalar, güzelliğin çevresel faktörler ve algısal uyum ile de şekillendiğini göstermektedir. Algısal uyum, çevremizi nasıl algıladığımızın daha önceki maruz kalmalar ve deneyimlerden dolayı değişmesidir. Güzellik konusunda yapılan araştırmalar, minimum maruz kalmanın bile bir kişinin çekicilik fikrini değiştirebileceğini göstermiştir. Özellikle modern çağ ile birlikte güzellik algısı kavramı daha da önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü insanların hayatlarının büyük bir bölümünde sosyal medya ve televizyon yer almaktadır. Sosyal medya hayatımızın önemli bir parçası ve burada yüzlerce görüntüye maruz kalıyoruz. Bu pozlamaların her biri bir kişinin algılamış olduğu güzellik standardını etkileyebilir. Birden fazla çalışma, bir katılımcının "ideal güzellik"inin belirli özelliklere tekrar tekrar maruz kalmasıyla değiştirilebileceğini göstermiştir.
COVID-19 salgını nedeniyle, 2020'den sonra sanal toplantılar, çevrimiçi öğrenmeyle birlikte sosyal medya kullanımında artış oldu. Sosyal medyada geçirilen sürenin artmasıyla, vücut memnuniyetsizliği bağlantılıdır ve algılanan görünüme ilişkin dismorfik kaygıları ve takıntılı düşünceleri tetikleyebilmektedir.
Sosyal medya, vücut imajını şekillendirmede belirleyici bir rol oynar (Snapchat dismorfisi, Zoom dismorfisi veya selfie dismorfisi). Kullanıcıların sürekli kendi yansımalarını gördüğü Zoom, Facetime, Teams ve Skype gibi dijital konferans platformlarına artan maruz kalma, kişinin sürekli olarak görünüşünü kontrol etmesine ve algılanan sanal görünümde kusurlar bulmasına yol açabilmektedir. "Zoom etkisi" olarak adlandırılan bu durum, estetik cerrahiye olan ilginin artmasına yol açan, kişinin görünüşünün artan farkındalığını ifade eder. Bunun yanında, sosyal medyada çok fazla düzenlenmiş (üzerinde oynamalar yapılmış) olan görüntüler, kişide karşılaştırmayı tetikleyebilir, sağlıksız kişisel imaj ideallerini teşvik edebilir ve vücut dismorfisi hissi yaratabilmektedir. Bir çalışma, sık sosyal medya sitesi kullanımının BDB belirtileri geliştirmede potansiyel bir risk faktörü olduğunu göstermiştir. Amerikan Yüz Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Akademisi tarafından yapılan bir ankette (2022), cerrahların %42'si, hastaların sosyal medya platformlarında daha iyi özçekimler ve resimler için kozmetik prosedür arayışında olduğunu bildirmesi de bunu desteklemektedir. Dolgu maddelerinin yüz bozulmasına sebep olacak kadar uygunsuz ve aşırı kullanımına klinik olarak ‘’aşırı doldurma sendromu (over-filled syndrome)’’ denilmektedir. Bu, kişide toplumsal normlara ve güzellik standartlarına uymayabilecek çarpık yüz hatlarına sahip olmasına neden olabilir. Ardından artan sosyal izolasyona ve yabancılaşmaya yol açabilir. Bu nedenle, medikal estetik pratisyenler tarafından en uygun-yeterli uygulamalar hastaya uygulanmalıdır. Ayrıca, hastalara daha önce kaç tane cerrahi olan veya cerrahi olmayan estetik-kozmetik uygulamalar yaptırdığının sorulmasın da BDB semptomlarının varlığını görmek amacıyla fayda vardır.
Sonuç olarak, sosyal medyanın ortaya çıkışıyla güzellik, filtreler (selfie görünümü) ve aşırılıklara maruz kalınması ile çarpıtılabilir. Sosyal medyanın kullanımı, BDB hastalarının tedavisini daha da engelleyerek, hastalara zarar verebilecek, kötü sonuçlara sebep olabilecek derecede estetik-kozmetik uygulamaların aşırı kullanımına yol açabilir. BDB hastalığı hakkında farkındalığın az olmasından dolayı bu hastalara plastik cerrahi uygulayan estetik pratisyenler bilmeden bozukluğu besleyebilirler. Toplumsal farkındalık ile, kozmetik dermatologlar ve plastik cerrahlar, BDB hasta popülasyonunun güvenliğini sağlayabilirler.
Nilay YILDIZAY
References
M.R. Laughter et al., Psychology of aesthetics: Beauty, social media, and body dysmorphic disorder, Clinics in Dermatology, https://doi.org/10.1016/j.clindermatol.2023.03.002
Gorbis, E., Kim, C. (2017).Body dysmorphic disorder and addiction to medical aesthetic procedures. Journal of Aesthetic Nursing 6(9):472-475 DOI:10.12968/joan.2017.6.9.472